Sistem düşüncesi nedir ?

Hasan

New member
Sistem Düşüncesi Nedir? – Popüler Bir Büyü Mü, Cesur Bir Mercek Mi?

Selam dostlar,

Bugün gözümüzün içine baka baka “büyük resmi gör” diye öğüt veren, her toplantıda birileri tarafından sihirli değnek gibi sallanan şu meşhur kavrama dalmak istiyorum: sistem düşüncesi. Evet, kulağa hoş geliyor. Ama hoş gelen her şey hakikat midir? Benim iddiam şu: Sistem düşüncesi, doğru kullanıldığında yakıcı bir hakikat merceği; yanlış kullanıldığında ise karmaşayı estetize eden, sorumluluğu bulandıran bir sis perdesi. Hadi, tartışmayı başlatalım.

---

Sistem Düşüncesi: Kısaca Ne Diyor?

Sistem düşüncesi, dünyayı bağımsız parçalar değil, etkileşimli bütünler olarak okumayı önerir. Nedenselliği tek yönlü çizgilerle değil, geri besleme döngüleri (feedback loops), stok-akış ilişkileri (stocks & flows) ve gecikmeler (delays) ile anlamaya çalışır. “Sorunlar semptomdur; yapı nedir?” diye sorar. “Kaldıraç noktaları”ndan bahseder; yani küçük ama doğru hamlelerle büyük sonuçlar üretilebilecek yerleri arar. Teoride cazip. Peki pratikte?

---

Güçlü Yanı: Kör Noktayı Gören Cesaret

Sistem düşüncesinin en kıymetli hediyesi, kör noktaları işaret etmesidir.

- Sağlıkta sadece “hastayı tedavi et” demek yerine, sosyal belirleyicileri (barınma, beslenme, gelir) içine katan büyük resme bakar.

- İklim krizinde “şu fabrikayı kapat” kolaycılığını aşıp enerji, ulaşım, tarım ve tüketim kültürü arasındaki bağlantıları görünür kılar.

- Şirketlerde “satış düşüyor” demek yerine, prim yapıları, hedef baskısı, ürün kalitesi, müşteri geri bildirimi ve çalışan tükenmişliği arasındaki döngüsel ilişkilere odaklanır.

Kısacası, “sistemin davranışı, yapının sonucudur” der; kişileri günah keçisi yapmaktan alıkoyar, yapısal düşünmeyi teşvik eder.

---

Zayıf Yanı: Her Şeyi Anlatan, Hiçbir Şeyi Değiştirmeyen Şemalar

Gelelim acı kısma. Sistem düşüncesi çoğu zaman şemaya boğulur. Duvara asılan karman çorman oklar, her düğüme iliştirilen soyut kavramlar… Sonuç? “Aaa ne kadar karmaşıkmış”a varan bir iç çekiş. Eylem? Yok.

- Eylem Felci: “Her şey birbirine bağlı, dikkat!” derken ekipler haftalarca döngü çizip tek bir deney yapmadan toplantı dağıtır.

- Sınır Sorunu (Boundary Problem): Sistemin nerede başlayıp nerede bittiğini kim belirler? Hangi etkeni dahil edip hangisini dışarıda bıraktığımız politik bir tercihtir. “Bilimsel tarafsızlık” iddiası, sık sık güç ilişkilerini görünmez kılar.

- İyileştirme mi, Meşrulaştırma mı? “Bireyler değil, sistem suçlu” söylemi bazen sorumluluğu buharlaştırır. Oysa sistemler insanların kararlarından doğar; “kim kazanıyor, kim kaybediyor?” sorusu atlanırsa, sistem düşüncesi yumuşak bir statüko ideolojisine dönüşür.

- Metriğe Tapınma – Goodhart Etkisi: Bir döngünün “göstergesini” hedef yapınca, gösterge düzelir gibi görünür, gerçeklik bozulur. (Müşteri memnuniyet skoru yükselir; ama müşterinin dertleri çözümlenmez.)

Sonuç olarak, sistem düşüncesi eğer deneyle, güç analiziyle ve sorumlulukla birleşmezse, “her şeyi çok güzel açıklayan ama hiçbir şeyi dönüştürmeyen” bir entelektüel dekor olur.

---

Erkek ve Kadın Yaklaşımları: Strateji ile Empatinin Çatışması Değil, Dansı

Forumda sık görürüm: Erkekler genellikle “çözüm nerede?” diye sorar; kadınlar “insanlara ne yapıyoruz?” diye. Bence ikisi de lazım.

- Erkeklerin stratejik ve problem çözme odaklı bakışı şunu hatırlatır: “Model kur, kaldıraç noktası bul, deney tasarla.” KPI, hipotez, A/B testi, sürümleme… Somut ilerleme sağlar.

- Kadınların empatik ve insan odaklı yaklaşımı şunu sorar: “Bu müdahale kimin sesini bastırıyor? Kimi dışarıda bırakıyoruz? Yan etkiler kimlerin üzerinde birikecek?”

Sistem düşüncesi, bu iki hattı aynı çemberde buluşturabildiği anda güçlenir: Stratejinin kör noktasını empati tamamlar; empatinin dağınıklığını strateji toparlar.

---

Adalet Merceği: Çeşitlilik Olmadan Sistem Analizi Olmaz

Bir sistem diyagramı, kimin çizdiğine göre değişir. Yönetim odasından çizilen diyagram, saha çalışanının gördüğünü dışarıda bırakabilir. Ankara’dan çizilen diagram, Hakkâri’deki gerçeğe uymayabilir. O yüzden:

- Masada çeşitlilik yoksa, model eksiktir.

- Eşitlik ve adalet soruları diyagramın tam göbeğinde değilse, çözüm yanlıdır.

- “Yan etkiler” diye kenara not düşülen şeyler, aslında bazı gruplar için ana etki olabilir.

Sistem düşüncesi, adalet perspektifiyle birleştiğinde sadece “nasıl işler?”i değil, “kimin için böyle işliyor?” sorusunu da yanıtlar. İşte o zaman dönüştürücü olur.

---

Hızlı Vaka Okumaları: Nerede Yürür, Nerede Yalpalarsınız?

1. Tükenmişlik (Burnout) Projesi:

Sadece “daha çok personel alalım” derseniz, kısa vadede yük azalır; ama prim, hedef, tanınma ve izin politikaları değişmezse döngü sizi yeniden yakalar. Sistem yaklaşımı burada kaldıraç sunar: hedef/ödül tasarımı, iş akışı, psikolojik güven, yönetici eğitimi.

Hata: Sırf memnuniyet skoru artsın diye anketi kozmetik müdahalelerle şişirmek.

2. Atık Yönetimi:

Çöp toplama sıklığını artırmak, semptom çözümüdür. Kaynakta ayrıştırma, üretici sorumluluğu, depozito, tüketim teşvikleri döngüyü yapısal olarak değiştirir.

Hata: Diyagrama “vatandaş duyarsız” düğümü koyup sorumluluğu halka yıkmak; oysa sistem tasarımı, vatandaşa kolay ve ucuz olanı sunmalıdır.

3. Ürün Stratejisi:

Daha çok özellik → daha çok karmaşa → daha çok destek talebi → ekip yorgunluğu → kalite düşüşü → daha çok şikâyet… Döngü net.

Kaldıraç: Özellik diyetine gitmek, kullanım verisine dayalı sadeleştirme, bakım borcunu kapatmak.

Hata: Diyagramla süsleyip “ilerleme varmış gibi yapmak.”

---

Uygulanabilir Prensipler: Tozlu Teoriden Canlı Pratiğe

- Sınırı Yazın: Diyagramın altına “Bu modelin kapsamı:” diye net sınır düşmeden toplantı bitmesin.

- Hipotez–Deney Döngüsü: Her oka bir test bağlayın. “Eğer X’i değiştirirsek, Y üç hafta içinde Z kadar değişecek.”

- Ölç–Öğren: Metriği kutsallaştırmayın; düzenli nitel veri (görüşme, günlük) ile teyit edin.

- Ses Ekle: Diyagram onaylanmadan önce etkilenecek gruplardan en az iki farklı temsilciye okutun.

- Yan Etki Muhasebesi: “Kazananlar/Kaybedenler” tablosu zorunlu olsun; kaybedenleri telafi planı yazılmadan proje başlamasın.

---

Sert İddia: Sistem Düşüncesi Tarafsız Değildir

Evet, bu benim kavgacı cümlem: Sistem düşüncesi tarafsız değildir. Çünkü sınırı kim çiziyorsa, güç de ondadır. Tarafsızlık iddiası, mevcut düzenin çıkarlarını görünmez kılabilir. O yüzden “sistem” derken aslında kimin sisteminden bahsettiğimizi açıkça söylemek zorundayız.

---

Ateşi Büyütelim: Forum İçin Provokatif Sorular

- “Her şey sistem” demek, bireylerin ahlaki sorumluluğunu sulandırıyor mu? Yoksa tam tersi, bireyi suçlayıp yapıyı aklayan konforu mu bozuyor?

- Bir diyagram çizdiğinizde, ilk dışarıda bıraktığınız ses kiminki? Neden?

- Erkeklerin strateji/sonuç, kadınların empati/insan odaklı yaklaşımlarını aynı masada nasıl üretken bir gerilime dönüştürebiliriz? Somut pratikleriniz neler?

- Metriğe odaklandığınız için “başarılı” sayıldığınız ama içeride bir şeylerin kötüleştiğini bildiğiniz bir örnek var mı? Ne öğrendiniz?

- Son olarak: “Kaldıraç noktası” diye işaretlediğiniz hamle gerçekten yapıyı mı değiştiriyor, yoksa kozmetik makyaj mı?

Ben topu ortaya attım dostlar. Modaya değil, dönüşüme inanan herkesin katkısını bekliyorum. Şemayı değil, deneyi; tarafsızlık efsanesini değil, adaleti konuşalım. Çünkü sistemler ancak böyle değişir. 🔥