Duygu hassasiyeti nedir ?

Hasan

New member
[color=]Duygu Hassasiyeti ve İki Farklı Bakış Açısı[/color]

Bir sabah, Esra'nın telefonu çaldığında kendini birkaç dakikadır derin düşüncelere dalmış halde buldu. O sabah erkenden uyanmış, bir kaç derin nefes almış ve bütün ruhsal yüklerini omuzlarından atmaya karar vermişti. Ancak telefonun sesiyle gerçek dünyaya dönmek zorunda kaldı. Arayan, en yakın arkadaşı Mert’ti.

"Esra, seni bekliyorum, bir konuda konuşmamız lazım," dedi Mert, telaşlı bir şekilde.

Esra biraz duraksadı, ama "Tabii, hemen geliyorum," diye cevap verdi. Esra, Mert’in kendisine ne kadar değer verdiğini bilse de, bazen onun gerçek sorunlarını çözme çabalarının fazla baskıcı olabildiğini fark ediyordu. Mert, her zaman çözüm arayarak, en kısa yoldan sorunu ortadan kaldırmak isteyen biri olmuştu. Bu, ona çok şey kazandırmıştı, ancak bazen Esra, Mert’in dinlemek yerine hızlıca çözüm önermesini istemediği anlar da oluyordu.

[color=]İki Karakter, İki Perspektif[/color]

Esra, Mert’in evine gittiğinde, ona ne kadar ağır bir ruh haliyle geldiğini görebilmesi için fazla bir zaman geçmesi gerekmedi. Mert, hemen toparlanmaya çalışarak, "Seninle bir şey konuşmak istiyorum. Son zamanlarda sürekli mutsuz gibisin, sanırım bir şeyler oluyor ama sen paylaşmak istemiyorsun," dedi.

Esra derin bir nefes aldı ve başını eğdi. Aslında tam olarak ne olduğunu, kendi içindeki karmaşayı, dertleri ve endişeleri açıklamak istiyordu ama kendini hazır hissetmiyordu. Onun yerine, "Bilmiyorum, belki sadece hayat bana fazla ağır geliyor," diye cevap verdi.

Mert, kafasını sallayarak hemen çözüm önerilerini sıralamaya başladı. "O zaman şu plana bakalım: Biraz daha organize ol, spora başla, zamanını verimli kullan. Her şey yoluna girer," dedi.

Esra, bu çözüm önerilerini duyduğunda derin bir iç çekti. Mert’in yaklaşımı çok mantıklıydı, fakat bazen içsel çatışmaları ve duygusal yükleri basit çözüm yollarıyla bir kenara itmek istemiyordu. O an, sadece birinin onun duygusal dünyasını anlamasını ve onu dinlemesini istiyordu. Ancak Mert, onun duygularını daha çok geçici çözümlerle çözmeye çalışıyordu.

[color=]Kadın ve Erkek Perspektifleri: Çözüm Arayışları[/color]

Esra, Mert’e dönerek, "Biliyorum, çözüm bulmak istiyorsun, ama bazen sadece dinlenmek gerekiyor, çözüm değil. Bu kadar çabuk 'bir şeyler yap' dediğinde, bana biraz daha insan gibi davranmak istiyorum," dedi.

Mert biraz şaşırmıştı. O, her zaman sorunları çözmeye yönelikti, çünkü çözüm bulmanın, zorlukların üstesinden gelmenin rahatlatıcı bir yol olduğunu düşünüyordu. Oysa Esra, çözüm bulmaktan ziyade, duygusal destek ve empatik bir yaklaşım arıyordu. Bu durumda, onun yaşadığı duygusal zorlanmalar, sadece 'şu şekilde yap' tarzında önerilerle geçiştirilebilecek kadar basit değildi.

Esra'nın aklında, Mert’in bakış açısına dair bir farkındalık vardı. Erkeklerin çoğu, duygusal sorunları çözme odaklıydı. Stratejik düşünme eğilimleri, onları her zaman "pratik" bir çözüm arayışına itiyordu. Öte yandan, kadınlar genellikle daha ilişkisel ve empatik bir bakış açısıyla yaklaşıyorlardı. Duygusal yüklerini başkalarıyla paylaşarak, anlamaya, derinleşmeye ve sorunun kökenine inmeye çalışırlardı. Esra, Mert’in yaklaşımının aslında onun duygusal dünya içinde sadece yüzeysel bir düzeyde kaldığını hissediyordu.

Mert, anlamış gibi bir tavırla başını salladı ve "Sanırım, çözümün bazen sadece birbirimizi anlamaktan geçtiğini söylüyorsun. Haklısın, belki daha fazla dinlemem gerek," dedi.

Esra, derin bir nefes aldı ve "Evet, bazen birinin sadece yanında olmasını ve ne hissettiğini anlamasını istiyorsun. Zorlukları anlatmak ve bu duyguları paylaşmak, beni rahatlatır," diye ekledi.

[color=]Bir Çözüm Bulunabilir Mi?[/color]

Mert, Esra’nın söylediklerini düşündü. Aslında, stratejik ve çözüm odaklı bir bakış açısı, her zaman doğru olmayabilirdi. Bazen, çözüme değil, anlayışa ve bağlantıya ihtiyacınız olurdu. Çözüm arayışının yanı sıra, duygulara değer verilmesi gerektiğini fark etmişti.

Esra, Mert’in bu farkındalığına minnettardı. Birbirlerini anlamaları ve farklı bakış açılarını kabul etmeleri, her ikisinin de duygusal yüklerini hafifletmek için bir fırsat sunuyordu.

Sonunda, Esra ve Mert, birbirlerinin yaklaşımını ve duygusal hassasiyetlerini kabul ederek, daha güçlü bir bağ kurdular. Mert, her ne kadar çözüm odaklı olsa da, zaman zaman Esra’nın duygusal dünyasına daha derinlemesine inmeye karar verdi. Esra ise, Mert’in önerilerini değerlendirirken, duygusal ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurdu.

Bu hikaye, duygusal hassasiyetin ve çözüm odaklı bakış açılarının bir dengede buluşmasının önemini vurguluyor. Erkeklerin çoğu, çözüm arayışlarına dayalı bir stratejiyle sorunları ele alırken, kadınlar ise daha empatik ve ilişki temelli bir yaklaşımı tercih ediyor. Bu farkların birleşimi, daha sağlıklı ve derinlemesine anlayışlar oluşturabilir.

Duygusal hassasiyetin, toplumsal olarak nasıl şekillendiği ve bireysel düzeyde nasıl farklılaştığı, gelecekte toplumların daha fazla üzerinde durması gereken bir konu olacaktır.