Özgür yazılıma büyük yatırım yapmak, Avrupa'nın dijital konularda yetişmesinin bir yolu mu? 24 Haziran Pazartesi günü, USI 2024 konferansı Paris'teki Quai Branly müzesinde gerçekleşti. Konuşmacılardan biri Jean-Baptiste Kempf'ti. VideoLAN'ın (VLC yayıncısı) başkanı, ” özgür ” ve ” açık kaynak Otuz yaşındaki kişi, “Bu iki kavram genel kamuoyu tarafından sıklıkla yanlış anlaşılıyorsa, yine de Avrupa'nın daha egemen olmasına izin vereceklerdir” dedi: Haberler müdahalesinin ardından sorgulayabildi.
Özgür yazılım, bugün kullandığımız hemen hemen tüm çözümlerin içinde yer alıyor ancak yine de dijital teknolojinin gizli ve bilinmeyen çocuğu olmaya devam ediyor. Bu çelişki neden?
Bence insanlar özgür ve açık kaynak dünyasının halihazırda yaptığı işi fark etmiyor. Mozilla olmasaydı, açık kaynak Chrome tarayıcısı olmazdı. 500 milyon kullanıcısı olan medya oynatıcısı VLC'yi yapan insanlar olmasaydı, video oynatmak çok, çok daha pahalı olurdu. Linux olmasaydı, Microsoft tüm gezegende standart bir dolandırıcılık yürütüyor olurdu. Özgür yazılım zaten karşı güç rolügörünmese bile. Ve s'Eğer özgür yazılım olmasaydı, daha da bağımlı olurduk (Amerikan devlerinin yazılım ve sistemlerine, editörün notu).
Ancak özgür yazılımın çok az bilindiği de doğrudur. 2016 yılında VLC medya oynatıcısını indiren herkes için küçük bir anket başlattık. Onlara bunun açık kaynak ve ücretsiz olduğunu bilip bilmediklerini sorduk. Vakaların %0,01'inde olumlu yanıtlar geldi. Geri kalanı şuydu: “Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum”. İnsanlar zaten dijitalle ilgili kendilerine yeterince soru sormuyorlar. Genel halk, özellikle 30 yaşın altındaki nesiller, oldukça pasif bir tüketim (dijital, editörün notu) eğiliminde olma eğilimindedir.
Peki bize açıklayın, açık kaynak ve özgür yazılım nedir?
Bir fırına gittiğinizi ve çikolatalı kek aldığınızı hayal edin: bu gerçekten klasik, özel bir yazılım, tıpkı Word gibi. Ücretsiz, açık kaynaklı bir yazılımsa, yalnızca pastayı almakla kalmaz, aynı zamanda onu tekrar yapmanın tarifini de alırsınız. Ayrıca fırının teknik özelliklerinin yanı sıra pastayı yapma, üzerinde değişiklik yapma ve yeniden satma hakkı da size veriliyor. Aynen öyle. Bir bilgisayar programı bir tür uzun yemek tarifidir.
Açık kaynak fikri, kullanıcılara güç vermek istiyorum demektir.. Sana izin vermek istiyorumyazılımı kullan istediğiniz gibi, yemek tarifini değiştirmek için — tarifi yeniden dağıtma ve çikolatalı kekin kendi versiyonlarını yeniden dağıtma hakkına sahipsiniz. Sonrasında, özgür olmanın ille de özgür olmak anlamına gelmediğini anlamanız yeterli. Açık kaynak bir geliştirme yoludur, bir organizasyonel zihniyettir, ancak bir ekonomik model değildir.
Açık kaynak ve özgür dünya, aslında benim gibi, bir proje üzerinde anlaşan, biraz tuhaf insanların oluşturduğu küçük topluluklardır.
Somut olarak, bu topluluk (geliştiricilerden oluşan) özgür yazılım oluşturmak için nasıl organize edilmiştir?
Telif hakkını kullanıyoruz, yani eğer ben bir projeye katılmak, Proje fikrine katılıyorum ve ona eklenen lisansı kabul ediyorum. Örneğin, Bulutta çok sayıda makineyi çalıştıran bir işletim sistemi olan Debian'ı ele alalım (bulut bilişim, editörün notu). 1,9 milyar satırlık koddan bahsediyoruz. yaklaşık 25.000 paket, 25.000 program. Bu, bunların Debian'a katkıda bulunan toplulukların toplulukları olduğu anlamına gelir.
Ve çoğu zaman, çoğu kişi Debian ile çalışmamıştır bile, sadece açık kaynaklı yazılımlarını kodlamışlardır ve daha sonra birileri bunları yeniden paketlemiş ve yeniden dağıtmıştır. Nasıl çalışır? Debian zaten her şeyi yeniden derliyor. Bazen hata yaparız, küçük bir güvenlik açığı olur. Fikir, her paketleyicinin yazılımı onaylaması ve kendi özel anahtarıyla imzalamasıdır – bu bir kimlik doğrulamadır, bu da şu anlama gelir: “Bu programı doğrulayan gerçekten benim”. Ve sonra, yazılımı yeniden imzalayan Debian geliştiricileri grupları vardır (bir tür 2. seviye doğrulama, Editörün notu), bu adım, evet, yazılımı doğrulayan kişinin bunu yaptığı anlamına gelir. Son olarak, FTP Master adında başka biri, başka bir topluluk vardır, yazılımı alır ve tamam, bu iyi sürüm ve yayınlayabiliriz der.
Peki, eğer bir “kötü adam” varsa (kodlayanlar veya doğrulayanlar arasında, Editörün notu) ne olur? Açıkçası binlerce Debian geliştiricimiz var, ya gerçekten kötü olan ya da yakalanmış biri mutlaka olacaktır. bilgisayar. Yani “yeniden üretilebilir kod” adı verilen şeyi yapıyoruz. yani yazılımı farklı kişiler tarafından birkaç kez derleyeceğiz ve daha sonra kontrol edebileceğiz. Özetle, birbirimize güveniyoruz ama kontrol ediyoruz. Ve bu binlerce, binlerce ve binlerce pakette işe yarıyor.
Bugün USI 2024'teki sunumunuzun başlığı şuydu: Egemenlik için Bir Kaldıraç Olarak Özgür Yazılım. Açık kaynak, Avrupa'nın dijital teknolojide yetişmesine ve daha egemen olmasına nasıl yardımcı olabilir?
Avrupa Web'in, sosyal ağların ve bulutun dönüşünü kaçırdı. Ancak Avrupa'ya yetişmek istiyorsak açık kaynak olmadan yapamayız. Özgür yazılım olmadan bunu yapamayız.
Çünkü bugün, Bulut Yasası, Vatanseverlik Yasası ile bir Amerikan şirketinin (yani dijital hizmetler sunan şirketlerin çoğunluğu, Editörün notu) bizi gözetleyeceğini söyleyemeyiz. Üç Amerikalı ve iki Çinlinin egemen olduğu ve en ufak bir Avrupalı hiper ölçekleyicinin olmadığı bir sektör olan bulutu ele alalım. Bugün, Amerikan BT yazılım katmanlarını yerel olarak dağıtan ve bize “Endişelenmeyin, bize güvenin, onlara güvenin” diyen egemen (Fransız) süper bulut sağlayıcılarımız var.
Yani, onlara güvenememenizin yanı sıra, Amerikan şirketlerinin ulusal güvenlik gerekçesiyle size onlara güvenemeyeceğinizi söyleme hakkı yoktur. Sizi gözetleyecekler, (casusluğa) hayır deme hakları yoktur. Çinliler biraz daha doğrudan, en azından biraz daha az ikiyüzlü. Bulutlarına girmek istiyorsanız, onlara her şeye erişim vermelisiniz.
Ama hayır, örneğin Savunma'da endüstriyel sözleşmeler müzakere ettiğimiz hiç olmadı. Ve aniden, bir gün önce veya iki gün sonra, önce, bam! Sonunda, sözleşmeyi Avrupalılarla değil, Amerikalılarla sonuçlandırıyoruz çünkü bir geri dönüş oldu. Onların fiyatları daha iyi. Uçaklardan, denizaltılardan veya petrol için alüminyum tüplerden bahsetmiyorum.
Özgür yazılım aynı zamanda belirli bir yazılıma bir arka kapı, gizli bir kapı koymadığınızı doğrulamayı da mümkün kılar; bu, özel mülk yazılım söz konusu olduğunda kaynak koduna erişim olmadan doğrulamak neredeyse imkansızdır.
Ve evet, belki de bazen biraz daha az uyarlanmış bir şeyi tercih edeceğim, bu da belki bana biraz daha pahalıya mal olacak çünkü daha fazla uyarlamaya ihtiyacım olacak. Ancak uzun vadede, ücretsiz olan sizin için daha ilgi çekici olacak. Şimdiye kadar, CIO'lar (bilgi sistemleri yöneticileri, editörün notu) bunu yapmaya isteksizdi çünkü Özgür yazılım dünyası belki de klasik, özel mülk yazılım dünyasına göre daha az yapılandırılmıştır.… Bu, bu sefer göçün çok daha acı verici olabileceği anlamına geliyor. Peki gitmek istiyor muyuz? Ve kimin cesareti var? Çünkü riski göze alan kişi… aynı zamanda dayak yiyebilecek kişidir.
Ben, eğer bir CIO'ysam, evet Microsoft'u satın alıyorum çünkü bir hata yaptığım için suçlanamam. Yani aslında öyle risk kültürü sorunu bu biraz fazla zayıf ve yönetimlerde yok… Yani evet bazı projeler var ama kenarda. Ancak özgür yazılım şirketlerin ve Devletin stratejilerinin merkezinde yer almalıdır.
Eğer politik olarak karar verme gücünüz olsaydı, özgür yazılımı öncelik haline getirmek için ne yapardınız?
Yine de bazı çalışmalar yapıldı. Devlet ve Başbakanlık genelgeleri yayımlandı. Ama çok az takip edildiler. Devletin kendisi her zaman açık formatları talep etmeli ve uygulatmalı, devlet için geliştirilen tüm yazılımlar açık kaynak olmalıdır. Bu, diğer vatandaşların yanı sıra hükümetin diğer bölümlerinin de bunları başka şeyler yapmak için yeniden kullanmalarına olanak tanıyacaktır.
Ayrıca tüm yönetimler sahip oldukları her şeyi bir havuzda toplayabilir. Çünkü bu önemli, paylaşımda bulunmak. Devlet BT departmanları düzeyinde, geliştiricilere yetki verilmesi ve özgür yazılıma zaman ayrılması gerekli olacaktır.
Özel tarafta, Avrupa'daki CAC 40 veya eşdeğer şirketlerin önemli finansal kapasiteleri vardır. bir araya gelip birlikte özgür veya açık kaynaklı yazılımlar geliştirebilir, hatta açık kaynaklı yazılımlar üreten şirketlere para bile ödeyebilirler.
DGI ve genel halkın, özel yazılımlara alternatifler aramayı düşünmesi için bir diğer kaldıraç olacaktır. Çünkü hemen hemen her şeyin ücretsiz veya açık kaynaklı alternatifleri vardır. Diğer nokta ise herkes yazılım yapabilir. VLC'nin tarihi bunu gösteriyor: Çok az şeyle çalışmak mümkün. Bugün 500 milyon kullanıcısı olan multimedya oynatıcısı, başlangıçta her yıl dört veya beş öğrenci tarafından bakımı yapılan École Centrale Paris'in küçük bir projesiydi. Yazılıma erişimi gizemden arındırmamız gerekiyor. Çünkü yazılımdan daha az korktuğumuz andan itibaren, bunun o kadar da zor olmadığını fark edeceğiz (kodlamak, geliştirmek, editörün notu). Bugün kullanılan tüm yazılımlarda ustalaşabileceğiz. Ve Amerikan devlerinin daha az kölesi olacağız.
Özgür yazılım, bugün kullandığımız hemen hemen tüm çözümlerin içinde yer alıyor ancak yine de dijital teknolojinin gizli ve bilinmeyen çocuğu olmaya devam ediyor. Bu çelişki neden?
Bence insanlar özgür ve açık kaynak dünyasının halihazırda yaptığı işi fark etmiyor. Mozilla olmasaydı, açık kaynak Chrome tarayıcısı olmazdı. 500 milyon kullanıcısı olan medya oynatıcısı VLC'yi yapan insanlar olmasaydı, video oynatmak çok, çok daha pahalı olurdu. Linux olmasaydı, Microsoft tüm gezegende standart bir dolandırıcılık yürütüyor olurdu. Özgür yazılım zaten karşı güç rolügörünmese bile. Ve s'Eğer özgür yazılım olmasaydı, daha da bağımlı olurduk (Amerikan devlerinin yazılım ve sistemlerine, editörün notu).
Ancak özgür yazılımın çok az bilindiği de doğrudur. 2016 yılında VLC medya oynatıcısını indiren herkes için küçük bir anket başlattık. Onlara bunun açık kaynak ve ücretsiz olduğunu bilip bilmediklerini sorduk. Vakaların %0,01'inde olumlu yanıtlar geldi. Geri kalanı şuydu: “Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum”. İnsanlar zaten dijitalle ilgili kendilerine yeterince soru sormuyorlar. Genel halk, özellikle 30 yaşın altındaki nesiller, oldukça pasif bir tüketim (dijital, editörün notu) eğiliminde olma eğilimindedir.
Peki bize açıklayın, açık kaynak ve özgür yazılım nedir?
Bir fırına gittiğinizi ve çikolatalı kek aldığınızı hayal edin: bu gerçekten klasik, özel bir yazılım, tıpkı Word gibi. Ücretsiz, açık kaynaklı bir yazılımsa, yalnızca pastayı almakla kalmaz, aynı zamanda onu tekrar yapmanın tarifini de alırsınız. Ayrıca fırının teknik özelliklerinin yanı sıra pastayı yapma, üzerinde değişiklik yapma ve yeniden satma hakkı da size veriliyor. Aynen öyle. Bir bilgisayar programı bir tür uzun yemek tarifidir.
Açık kaynak fikri, kullanıcılara güç vermek istiyorum demektir.. Sana izin vermek istiyorumyazılımı kullan istediğiniz gibi, yemek tarifini değiştirmek için — tarifi yeniden dağıtma ve çikolatalı kekin kendi versiyonlarını yeniden dağıtma hakkına sahipsiniz. Sonrasında, özgür olmanın ille de özgür olmak anlamına gelmediğini anlamanız yeterli. Açık kaynak bir geliştirme yoludur, bir organizasyonel zihniyettir, ancak bir ekonomik model değildir.
Açık kaynak ve özgür dünya, aslında benim gibi, bir proje üzerinde anlaşan, biraz tuhaf insanların oluşturduğu küçük topluluklardır.
Somut olarak, bu topluluk (geliştiricilerden oluşan) özgür yazılım oluşturmak için nasıl organize edilmiştir?
Telif hakkını kullanıyoruz, yani eğer ben bir projeye katılmak, Proje fikrine katılıyorum ve ona eklenen lisansı kabul ediyorum. Örneğin, Bulutta çok sayıda makineyi çalıştıran bir işletim sistemi olan Debian'ı ele alalım (bulut bilişim, editörün notu). 1,9 milyar satırlık koddan bahsediyoruz. yaklaşık 25.000 paket, 25.000 program. Bu, bunların Debian'a katkıda bulunan toplulukların toplulukları olduğu anlamına gelir.
Ve çoğu zaman, çoğu kişi Debian ile çalışmamıştır bile, sadece açık kaynaklı yazılımlarını kodlamışlardır ve daha sonra birileri bunları yeniden paketlemiş ve yeniden dağıtmıştır. Nasıl çalışır? Debian zaten her şeyi yeniden derliyor. Bazen hata yaparız, küçük bir güvenlik açığı olur. Fikir, her paketleyicinin yazılımı onaylaması ve kendi özel anahtarıyla imzalamasıdır – bu bir kimlik doğrulamadır, bu da şu anlama gelir: “Bu programı doğrulayan gerçekten benim”. Ve sonra, yazılımı yeniden imzalayan Debian geliştiricileri grupları vardır (bir tür 2. seviye doğrulama, Editörün notu), bu adım, evet, yazılımı doğrulayan kişinin bunu yaptığı anlamına gelir. Son olarak, FTP Master adında başka biri, başka bir topluluk vardır, yazılımı alır ve tamam, bu iyi sürüm ve yayınlayabiliriz der.
Peki, eğer bir “kötü adam” varsa (kodlayanlar veya doğrulayanlar arasında, Editörün notu) ne olur? Açıkçası binlerce Debian geliştiricimiz var, ya gerçekten kötü olan ya da yakalanmış biri mutlaka olacaktır. bilgisayar. Yani “yeniden üretilebilir kod” adı verilen şeyi yapıyoruz. yani yazılımı farklı kişiler tarafından birkaç kez derleyeceğiz ve daha sonra kontrol edebileceğiz. Özetle, birbirimize güveniyoruz ama kontrol ediyoruz. Ve bu binlerce, binlerce ve binlerce pakette işe yarıyor.
Bugün USI 2024'teki sunumunuzun başlığı şuydu: Egemenlik için Bir Kaldıraç Olarak Özgür Yazılım. Açık kaynak, Avrupa'nın dijital teknolojide yetişmesine ve daha egemen olmasına nasıl yardımcı olabilir?
Avrupa Web'in, sosyal ağların ve bulutun dönüşünü kaçırdı. Ancak Avrupa'ya yetişmek istiyorsak açık kaynak olmadan yapamayız. Özgür yazılım olmadan bunu yapamayız.
Çünkü bugün, Bulut Yasası, Vatanseverlik Yasası ile bir Amerikan şirketinin (yani dijital hizmetler sunan şirketlerin çoğunluğu, Editörün notu) bizi gözetleyeceğini söyleyemeyiz. Üç Amerikalı ve iki Çinlinin egemen olduğu ve en ufak bir Avrupalı hiper ölçekleyicinin olmadığı bir sektör olan bulutu ele alalım. Bugün, Amerikan BT yazılım katmanlarını yerel olarak dağıtan ve bize “Endişelenmeyin, bize güvenin, onlara güvenin” diyen egemen (Fransız) süper bulut sağlayıcılarımız var.
Yani, onlara güvenememenizin yanı sıra, Amerikan şirketlerinin ulusal güvenlik gerekçesiyle size onlara güvenemeyeceğinizi söyleme hakkı yoktur. Sizi gözetleyecekler, (casusluğa) hayır deme hakları yoktur. Çinliler biraz daha doğrudan, en azından biraz daha az ikiyüzlü. Bulutlarına girmek istiyorsanız, onlara her şeye erişim vermelisiniz.
Bu, bugün, eğer şirketiniz veya siz Google, Microsoft Azure veya başka bir Amerikan şirketinin hizmetlerini kullanıyorsa, tüm ofis otomasyonunuz, tüm belgeleriniz Bulutta, Amerikan yazılımında yönetiliyor demektir. Bu şu demek tüm organizasyonlarınızın tüm zenginlikleri her an gözetlenebilir.
Ama hayır, örneğin Savunma'da endüstriyel sözleşmeler müzakere ettiğimiz hiç olmadı. Ve aniden, bir gün önce veya iki gün sonra, önce, bam! Sonunda, sözleşmeyi Avrupalılarla değil, Amerikalılarla sonuçlandırıyoruz çünkü bir geri dönüş oldu. Onların fiyatları daha iyi. Uçaklardan, denizaltılardan veya petrol için alüminyum tüplerden bahsetmiyorum.
Özgür yazılım aynı zamanda belirli bir yazılıma bir arka kapı, gizli bir kapı koymadığınızı doğrulamayı da mümkün kılar; bu, özel mülk yazılım söz konusu olduğunda kaynak koduna erişim olmadan doğrulamak neredeyse imkansızdır.
Ancak sadece bilişim güvenliği ve veri hırsızlığıyla ilgili değil. Orada, yakın zamanda tekel konumunda olan ve aniden fiyatlarını dört veya on iki ile çarparak değiştiren bir Amerikan şirketi olan VMWare vardı. Ve BT karar vericilerinin başka seçeneği yok, ödüyorlar. Oysa ki, sanallaştırma teknolojisi. İnanılmaz bir şey yok.
Ve dijital egemenliğin riski tam olarak burada yatıyor. Bu kadar güvenebilirsiniz. Ve benyazılım Ücretsiz, kendinizi bu risklere daha az maruz bırakmanızı sağlayacak çözümlerden biridir (müdahale, endüstriyel veya devlet casusluğu, orantısız fiyat artışları, Editörün notu).
Ve evet, belki de bazen biraz daha az uyarlanmış bir şeyi tercih edeceğim, bu da belki bana biraz daha pahalıya mal olacak çünkü daha fazla uyarlamaya ihtiyacım olacak. Ancak uzun vadede, ücretsiz olan sizin için daha ilgi çekici olacak. Şimdiye kadar, CIO'lar (bilgi sistemleri yöneticileri, editörün notu) bunu yapmaya isteksizdi çünkü Özgür yazılım dünyası belki de klasik, özel mülk yazılım dünyasına göre daha az yapılandırılmıştır.… Bu, bu sefer göçün çok daha acı verici olabileceği anlamına geliyor. Peki gitmek istiyor muyuz? Ve kimin cesareti var? Çünkü riski göze alan kişi… aynı zamanda dayak yiyebilecek kişidir.
Ben, eğer bir CIO'ysam, evet Microsoft'u satın alıyorum çünkü bir hata yaptığım için suçlanamam. Yani aslında öyle risk kültürü sorunu bu biraz fazla zayıf ve yönetimlerde yok… Yani evet bazı projeler var ama kenarda. Ancak özgür yazılım şirketlerin ve Devletin stratejilerinin merkezinde yer almalıdır.
Eğer politik olarak karar verme gücünüz olsaydı, özgür yazılımı öncelik haline getirmek için ne yapardınız?
Yine de bazı çalışmalar yapıldı. Devlet ve Başbakanlık genelgeleri yayımlandı. Ama çok az takip edildiler. Devletin kendisi her zaman açık formatları talep etmeli ve uygulatmalı, devlet için geliştirilen tüm yazılımlar açık kaynak olmalıdır. Bu, diğer vatandaşların yanı sıra hükümetin diğer bölümlerinin de bunları başka şeyler yapmak için yeniden kullanmalarına olanak tanıyacaktır.
Ayrıca tüm yönetimler sahip oldukları her şeyi bir havuzda toplayabilir. Çünkü bu önemli, paylaşımda bulunmak. Devlet BT departmanları düzeyinde, geliştiricilere yetki verilmesi ve özgür yazılıma zaman ayrılması gerekli olacaktır.
Özel tarafta, Avrupa'daki CAC 40 veya eşdeğer şirketlerin önemli finansal kapasiteleri vardır. bir araya gelip birlikte özgür veya açık kaynaklı yazılımlar geliştirebilir, hatta açık kaynaklı yazılımlar üreten şirketlere para bile ödeyebilirler.
DGI ve genel halkın, özel yazılımlara alternatifler aramayı düşünmesi için bir diğer kaldıraç olacaktır. Çünkü hemen hemen her şeyin ücretsiz veya açık kaynaklı alternatifleri vardır. Diğer nokta ise herkes yazılım yapabilir. VLC'nin tarihi bunu gösteriyor: Çok az şeyle çalışmak mümkün. Bugün 500 milyon kullanıcısı olan multimedya oynatıcısı, başlangıçta her yıl dört veya beş öğrenci tarafından bakımı yapılan École Centrale Paris'in küçük bir projesiydi. Yazılıma erişimi gizemden arındırmamız gerekiyor. Çünkü yazılımdan daha az korktuğumuz andan itibaren, bunun o kadar da zor olmadığını fark edeceğiz (kodlamak, geliştirmek, editörün notu). Bugün kullanılan tüm yazılımlarda ustalaşabileceğiz. Ve Amerikan devlerinin daha az kölesi olacağız.
01net'ten hiçbir haberi kaçırmamak için bizi Google Haberler ve WhatsApp'tan takip edin.